Fikri mülkiyet olarak dijital kimlik

Analiz zaten devam ediyor. Örneğin Danimarka, bu yıl her vatandaşın imajını ve sesini telif hakkı olarak tanımayı amaçlayan bir yasa teklifi sundu. Tedbir, rıza dışı çoğaltmaların derhal ortadan kaldırılmasını talep etmeyi ve maddi tazminat talep etmeyi mümkün kılacaktır. Tek durum bu değil: Amerika Birleşik Devletleri'nde Tennessee veya Kaliforniya gibi eyaletler, benzer bir çerçeve kapsamında sanatçıların “sesi” veya “dijital kopyası”nın korunmasını genişleten yasaları onayladı.

Dijital kimliği fikri mülkiyet olarak düşünmek, kuruluşlar için benzeri görülmemiş zorluklara yol açıyor. Eğlence ve reklamcılıkta, sözleşmeler artık bir kişinin görselinin bir kampanyada kullanılmasıyla sınırlı olmayacak, ancak yapay zeka tarafından oluşturulan dijital versiyonların oluşturulmasına yönelik yetkilendirme (veya yasaklama) da dikkate alınmalıdır.

Finansal hizmetlerde risk daha da büyüktür: Klonlanmış bir ses emir verebilirse, işlemin gerçekliğini nasıl doğrulayabilirsiniz? Bankaların ve sigorta şirketlerinin protokollerini gelişmiş biyometri, çok faktörlü kimlik doğrulama ve dijital kimlik korumasına ilişkin açık sözleşme maddeleri ile güçlendirmeleri gerekecek.

Üretim veya profesyonel hizmetlerde çalışanların kimlikleri, dijital müşteri hizmetleri arayüzlerinde doğrudan katılımları olmadan kullanılabilir. Kimliğin fikri mülkiyet olarak tanınması, tazminat tanımını ve yeni insan kaynakları politikalarını zorlayacaktır.

Hükümet alanında, fikri mülkiyet olarak dijital kimlik bir güven sorunu teşkil ediyor. Yapay zeka ile oluşturulmuş bir yetkilinin yalan konuşması ortalıkta dolaşırsa ne olur? Kurumsal güvenilirliğin göreceği zarar çok büyük olacaktır. Kişiyi dijital kimliğinin “sahibi” olarak tanıyan mevzuat, dezenformasyon kampanyalarına tepki verme yeteneğini güçlendirecek ve birçok ülkenin hâlihazırda tartışmakta olduğu dijital egemenlik tedbirlerine meşruiyet kazandıracaktır.

Elbette bu panorama sadece makro yaklaşımla geçerli değil, etkisi gündelik hayata da dokunuyor. Bir vatandaş, görselinin izinsiz kullanıldığı bir videonun kaldırılmasını talep edebilir, hatta sesinin eğitimsel veya sanatsal kullanım için lisanslanması konusunda pazarlık yapabilir. Böylece dijital kimlik, ekonomik fırsatların yanı sıra etik ve yasal riskleri de içeren yeni bir kişisel varlık türü haline geliyor.

Deneyimlerime dayanarak, bu tartışmanın sorumlu bir teknoloji modeline doğru ilerleme ihtiyacını güçlendirdiğini düşünüyorum. Teknik yenilik yeterli değildir; Etik ve yasal yönetim gereklidir. Yapay zeka, blockchain ve biyometrinin birleşimi, her kişinin kendi dijital kimliğini kontrol etmesini ve her kuruluşun bunu meşru bir şekilde kullanması için yasal güvenliği garanti eden kayıt ve izlenebilirlik mekanizmaları sunabilir.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir