Silikon Vadisi'nin ihtişamı, girdabı ve kaynaklarının bolluğu hâlâ varlığını sürdürüyor ancak bugün gelecek, Quebec'ten daha net bir şekilde çiziliyor. Bu sadece coğrafi bir değişiklik değil: uzun vadeli vizyonu, sağlam altyapıyı ve en iyi küresel yetenekleri çeken göç politikalarını birleştiren yapısal bir yeniden düzenlemedir.
100.000$ duvarı ve yeteneğin ters akışı
Odadaki fil ile başlayalım: Amerikan rüyasının teknolojideki maliyeti. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki yeni H-1B vize başvurularına 100.000 ABD Doları tutarında bir ücret uygulanması yönündeki son teklif, küresel teknoloji endüstrisinde alarmları tetikledi. Erken aşamadaki start-up'lar ve orta ölçekli şirketler için bu pozisyon, dünyanın dört bir yanından nitelikli yetenekleri çekme yeteneklerini engelleyen aşılmaz bir duvardır.
Yerel istihdamı korumak için tasarlanan bu göç politikasının ironik bir yan etkisi var: Kanada da dahil olmak üzere diğer ülkeler lehine büyük bir “Beyin Kazanımına” neden oluyor. Montreal, küresel yetenek vizelerine hızlı erişimi ve Quebec Göçmenlik programıyla mantıklı ve uygun fiyatlı bir alternatif sunuyor. Geliştiriciler, araştırmacılar ve girişimciler artık Amerika Birleşik Devletleri'nden ayrılıp ayrılmayacaklarını değil, Kanada'nın hangi şehrine gideceklerini merak ediyorlar. Montreal'in yapay zeka ekosistemi ise bu duruma en güçlü tepkiyi veriyor.
Bilim için Nobel, sermaye için mıknatıs
Montreal itibarını sıfırdan inşa etmiyor; onu hasat ediyor. Şehir, Turing Ödülü sahibi derin öğrenme öncüsü Yoshua Bengio tarafından kurulan Quebec Yapay Zeka Enstitüsü MILA'ya ev sahipliği yapıyor. Ayrıca geçen yıl Kanadalı Geoffrey Hinton, yapay sinir ağları ile makine öğrenimi üzerine yaptığı çalışma nedeniyle 2024 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü. Bütün bunlar Kanada için iki şey sağlıyor:
– Yüksek kalibreli akademik doğrulama: Nobel maksimum mükemmelliğin mührüdür. Mila'nın ve buna bağlı olarak Montreal'in prestijini stratosfere yükselterek burayı temel yapay zeka araştırmalarının küresel başkenti haline getiriyor.
– Yatırım ve ortakların çekiciliği: Risk sermayesi ve teknoloji devleri (Google, Meta, Microsoft) kanıtlanmış mükemmelliğe yöneliyor. Bu tür bir tanıma, onlara laboratuvarlarını nereye kurmaları gerektiğini ve bir sonraki tek boynuzlu atları nerede bulacaklarını söyleyen bir yol göstericidir.
Ekosistemde sadece dahiler yok; Geniş ve konsolide bir araştırma altyapısına sahiptir. UdeM, McGill, HEC ve Polytechnique gibi üniversiteler Mila aracılığıyla özel sektörle derinden bağlantılıdır ve ticari ürünlere dönüşen verimli bir araştırma döngüsü yaratır.
Amerikan karşıtı kızgınlık, rekabet avantajı
Bu, yüzeysel bir düşmanlık değil, Kanada ekosisteminde Amerikan sermayesine veya Amerikan gündemine güvenme konusunda artan kültürel ve ticari isteksizliktir. Startup sektöründeki bu Amerikan karşıtı duygu, düzensiz göç politikaları ve Silikon Vadisi'nden gelen haksız rekabet algısı karşısında yoğunlaştı.
Montreal'deki bir startup için, bir Amerikan şirketinin şubesi olarak algılanmamak, daha fazla istikrar, sosyal vizyon ve kültürel özerkliğe sahip bir çalışma ortamı arayan yerel ve uluslararası yetenekleri çekmek için bir artı noktadır. Bu, Amerika'nın “her ne pahasına olursa olsun büyüme” modelinden bıkmış birçok teknoloji girişimcisinin değerleriyle örtüşüyor.
Montreal bu bağlamda sadece ekonomik bir sığınak değil aynı zamanda ideolojik bir sığınak da sunuyor. Yapay zekanın etik ve sosyal açıdan sorumlu bir yaklaşımla ilerleyebileceği, etki sermayesi ve farklılaşma arayışında olan yatırım fonları tarafından oldukça değer verilen bir yer.

Bir yanıt yazın