2025'in ilk çeyreğinde, yaklaşık 203.000 kişi Meksika'daki insan sermayesi ve yönetim sistemlerinin yöneticisi ve uzmanları olarak çalıştı. Bu sayı, 2024'ün dördüncü çeyreğine kıyasla% 12,2'lik bir artışı temsil etmektedir. Buna ek olarak, bu sektördeki işgücü kayıt dışı oranı oldukça düşüktü, bu da Ekonomi Bakanlığı tarafından bildirilen verilere göre, sadece% 6,89'a ulaştı.
Bu ekiplerin etkisi de işletmenin dönüşümüne yansıyor. Birçok çalışma, Meksika'daki kuruluşların yarısından fazlasının, insan kaynakları tarafından yönetilen yetenek yönetimi stratejilerini uyguladıktan sonra verimlilik ve verimlilikte önemli gelişmeler sağladığını göstermektedir. Bu, disiplinin sadece operasyonla birlikte değil, aynı zamanda şirketlerin rekabet gücünü ve sürdürülebilirliğini doğrudan etkilediğini doğrular.
İşbirlikçilerin amaç ve kalkınma aradığı bir çalışma ortamında, insan sermayesi yöneticilerinin rolü yetenekleri çekmek, elde tutmak ve motive etmek için esastır. Sürekli eğitim girişimlerine, esnekliğe ve kuyulara yatırım yapan şirketler, daha yüksek düzeyde bağlılık, daha düşük rotasyon oranları ve piyasa değişikliklerine göre daha güçlü bir rekabet avantajı bildirmektedir.
Bu bağlamda, insan yönetim alanlarının yöneticileri, işbirlikçilerinin ayrılmaz kuyusunun teşvik edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ruh sağlığı, emek esnekliği ve kişisel ve mesleki yaşam arasındaki denge, ekiplerin hedeflerini ve bağlılığını doğrudan etkileyen öncelikler haline gelmiştir. Sorumlu insan kaynakları, sağlıklı ortamları, empatik ve siyasi liderliği insanlara odaklanan bir kültürün itici güçleri haline getirmiştir.
Tüm bunlara teknolojinin etkisi ekleniyor: OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) Meksika'daki üç işten birinin önümüzdeki on yıl içinde otomatikleştirilebileceğini tahmin ediyor. İnsanları bu geçiş için hazırlamak ve yükseltme ve yükseltme programları, şüphesiz insan kaynakları alanındaki en stratejik görevlerden biri olacaktır.
Bir yanıt yazın