
“Hava çok sıcak, çok yorgunum. Artık hiçbir şey hissetmiyorum.” Bu sözler Benfica oyuncusu Anatoliy Trubin'den geliyor. Bunu Lizbon kulübünün FC Bayern'e karşı Dünya Kulüpler Kupası maçından sonra söyledi. O sırada sıcaklık yaklaşık 37 santigrat dereceydi ve kaleci olarak saha oyuncularından çok daha az koşmak zorunda olan Trubin bile tamamen bitkin düşmüştü.
FIFA müdahale etmediği sürece, yaz ortasında Dünya Kupası'nda güneşin altında 40 santigrat derece gibi hissettiren bir ortamda sahada on ila on iki kilometre koşmak zorunda kalan yüzlerce oyuncu, kendilerini Trubin gibi hissedecek. TU Dortmund'daki Leibniz İş Araştırma Enstitüsü'nden bir ekip, yapılan bir araştırmada, bireysel aşamalarda korkulması gereken 49,5 derecelik bir değerden bile bahsetti.
Bu çok büyük bir sağlık riskidir. Başka bir karar olamaz, Almanya'daki futbolseverler için büyük bir dezavantaj olsa da FIFA'nın maçları sabah ve akşam olarak planlaması gerekiyor.
Elbette bu spora para hakimdir ve Avrupa'da da yayın hakları için büyük meblağlar ödenmektedir. Ancak çimlerdeki insanların sağlığı yine de daha önemli olmalı.
Seyircilerin sağlığı da dikkate alınmalıdır. Stadyumların sıcaklığından da mağdur olacaklardı. Futbol sahadaki ve tribünlerdeki enerjiyle gelişir. Ancak oyun işkenceye dönüşürse ve bir sonraki içki molasını beklemekle karakterize edilirse futbol çekiciliğini kaybeder. Ya da BVB koçu Niko Kovač'ın takımının Dünya Kulüpler Kupası maçından sonra söylediği gibi: “Futbol oynuyoruz ama bunun sporun kendisiyle hiçbir ilgisi yok.”
Acıtıyor ama olması gerekiyor.

Bir yanıt yazın